Web sitesine şu anda tam olarak erişilemiyor.

Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.

BMW Excellence Club Sunar: Eylül Ayının Öne Çıkanları | BMW Joy Blog

BMW EXCELLENCE CLUB SUNAR: EYLÜL AYININ ÖNE ÇIKANLARI.

Yazın dinginliği yerini şehrin canlı ritmine bırakıyor. Eylül, yalnızca takvimde bir geçiş ayı değil, aynı zamanda yeni bir sezonun ilk adımı. Sanat galerilerinin ışıkları yeniden yanıyor, seyahat için rotalar farklı bir renge bürünüyor, teknoloji ise gündelik hayatımızda yepyeni tartışmalar açıyor. İstanbul’un Contemporary İstanbul ile renklenen sergi takviminden Münih’in Oktoberfest coşkusuna dek bu ayın gündemini birlikte keşfetmeye davet ediyoruz.

Yazın en sıcak günleri geride kalırken Eylül, şehre dönüşün ve yeni bir döngünün sembolü oluyor. Serinleyen havayla birlikte şehir, yeniden davetkâr bir cazibeye bürünürken hayatın ritmi yeniden hızlanıyor. Bu dönem, yalnızca bir mevsim geçişi değil, aynı zamanda kültür, seyahat ve yaşam tarzı alanında kendini yeniden keşfetmenin bir daveti niteliğinde. Biz de yeni sanat sezonunun ziyareti hak eden sergilerini ve heyecan verici BMW gündemini Joy Blog’da bir araya getirdik.

Sanat sezonunun açılışı.

Eylül ayı, İstanbul’da yıllardır süregelen sanat sezonunun resmi açılışı niteliğinde. Bu kez, yalnızca metropolün tanınmış mekânlarında değil, özel ve keşfedilmeyi bekleyen duraklarda da sanatın nabzını tutmak, heyecan verici bir öncelik haline geliyor. Arter’in Dolapdere’de devam eden mükemmel koleksiyon sergilerinden “Biraz Daha Zamana İhtiyacım Var” (11 Eylül 2025 – 8 Mart 2026) ve Nilbar Güreş’in kişisel sergisi “Kadife Bakış” (11 Eylül 2025 – 12 Nisan 2026), Eylül ayına İstanbul’un entelektüel ve estetik bir iklimle giriş yapmasına imkân tanıyor. Pera Müzesi ise sonbahara, iki kapsamlı sergiyle merhaba diyor: Ortak Duygular: British Council Koleksiyonu’ndan Yapıtlar ve Åsa Jungnelius: Toprak, Ateş, Su ve Havayla Yazılmış Bir Dize. Her iki sergi de 16 Eylül 2025 – 18 Ocak 2026 tarihleri arasında ziyaret edilebiliyor.

İstanbul’un sanat takvimi yalnızca galerilerle de sınırlı değil; 18. İstanbul Bienali (“Üç Ayaklı Kedi”), 20 Eylül – 23 Kasım 2025 tarihleri arasında, 40’tan fazla sanatçının eserine ev sahipliği yapan sergiler, performanslar, film gösterimleri ve konuşmalarla şehrin kültür haritasına damgasını vuruyor. 20. Contemporary Istanbul Sanat Fuarı  (24–28 Eylül 2025, Tersane İstanbul) ise uluslararası galerileri ve sanatçıları bir araya getiriyor.

BMW Art Car Koleksiyonunun 50. Yıl Dönümü.

Sanat ile otomotivin buluştuğu en özgün koleksiyonlardan biri olan BMW Art Car, bu yıl 50. yaşını kutluyor. Yarım yüzyıldır farklı sanat akımlarını ve vizyoner tasarımları bir araya getiren bu seri, minimalizmden pop art’a, büyülü gerçekçilikten dijital sanata uzanan geniş bir yelpazede kültür tarihine iz bırakıyor.

Kutlamalar kapsamında düzenlenen BMW Art Car World Tour beş kıtada sanatseverlerle buluşurken, Türkiye’deki en özel duraklardan biri Contemporary Istanbul olacak. 23–28 Eylül’de gerçekleşecek fuarın 20. edisyonunda, Alexander Calder imzalı ilk Art Car BMW 3.0 CSL ile Julie Mehretu’nun BMW M Hybrid V8 üzerine yarattığı 20. Art Car sergilenecek. Koleksiyonun 18 minyatür eseri de BMW standında ziyaretçileri bekliyor olacak.

Sonbaharda Münih.

Eylül’de sonbaharının ruhunu doyasıya yaşamak isteyenler için Münih’te, Oktoberfest coşkusu başlıyor. 20 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 190. Oktoberfest’te Theresienwiese alanı, dev masa ve bankları, canlı müzikleri, geleneksel lezzetleri ve içecek çadırlarıyla adeta kentin kalbi oluyor. Folk müzik, geleneksel kıyafetler ve paylaşılan coşku yerel atmosferi benzersiz kılıyor. Oktoberfest’in kalabalık masalarından kalktıktan sonra Münih’i başka bir lezzet sahnesinde keşfetmek isteyenler için şehir, gastronominin en sofistike adreslerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Şehrin üç Michelin yıldızlı restoranı JAN, şef Jan Hartwig’in titiz dokunuşlarıyla minimalizm ve yoğun tatları bir araya getiriyor; her tabağı bir anlatıya dönüşüyor. Yine üç yıldıza layık görülen Tohru in der Schreiberei ise geleneksel Japon tekniği ile Avrupa malzemelerini buluşturuyor; kentin tarihî merkezinde bir lezzet yolculuğu yaşatıyor.

Münih’in diğer cazibe noktaları arasındaysa; Marienplatz meydanı, Neues Rathaus ve Viktualienmarkt’ta kurulan günlük pazarlar, Englischer Garten ve Eisbach dalgasında gösteri yapan sörfçüler yer alıyor. Tüm bu durakları ziyaret ettikten sonra hem teknolojik modernizmin hem şehrin geleceğe dönük vizyonunun simgesi olarak BMW Welt’e uğrayabileceğinizi hatırlatalım.

BMW 3 Serisi’nin 50. Yaşı.

BMW 3 Serisi otomobilleri, yedi nesildir kendi zamanlarının ruhunu yansıtmaya devam ediyor. Tam yarım yüzyıldır yedi nesil boyunca ruhu, performansı ve sürüş keyfini yeniden tanımlayan bu ikonun hikâyesi 1975 yılında başlıyor. Her yeni nesilde, çağın teknolojisi, tasarımı ve performans beklentilerini aşan bir mühendislik becerisiyle evriliyor. İlk modelinden günümüze uzanan bu yolculuk, yalnızca zamanın ruhunu yansıtmakla kalmıyor; BMW’nin sürdürülebilir vizyonunu ve kendi niş topluluğuyla kurduğu sağlam bağları da somutlaştırıyor.

Yalnızca bir otomobil değil, sürüş sanatının zamansız bir sembolü olan BMW 3 Serisi'nin hikayesinde bir zaman yolculuğuna çıkmak isterseniz BMW Joy Blog’daki yazımıza göz atabilirsiniz.

İLGİLİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR: