BABALAR GÜNÜ İÇİN
GURME DURAKLAR.

Yemeğin sadece bir ihtiyaç değil, anlamlı bir buluşma anı sunduğu sofralar, çağdaş lüks anlayışının önemli bir uzantısını oluşturuyor. Bu eğilim arttıkça, gastronomi dünyasında deneyimi şekillendiren unsurlar sadece menüyle sınırlı kalmıyor. Mekânın atmosferi, servisin inceliği ve tabakta anlatılan hikâye bir bütünlük sağlıyor. Artık konaklamanın bir uzantısı olmaktan çıkan otel restoranları, kimi zaman yalnızca bu sofralarda oturabilmek için yola çıkılan varış noktaları haline geliyor. Avrupa’dan Türkiye’ye uzanan birçok seçkin adres, bulunduğu coğrafyanın mutfak karakterini ustalıkla yansıtıyor.

Babalar Günü’nde sakin ama keyifli zaman geçirmek isteyenler için Bodrum’un doğal ritmini modern çizgilerle buluşturan Bobo by the Stay, sakinlik ve tasarım arasında kurduğu dengeyle dikkat çekiyor. Doğayla baş başa kalmak isteyenler için tasarlanmış bu mekân, yalnızca konaklama değil, yavaşlamayı merkeze alan bir yaşam biçimi sunuyor. Günü özel kılacak bir diğer önemli detay ise Bobo by the Stay’de Eylül sonuna dek Yeni BMW iX, BMW i7 ve BMW i5 test sürüşleri gerçekleştirilebiliyor. Bodrum’u Babalar Günü için cazip kılacak bir diğer seçenek olan Lucca by the Sea Restaurant, gün batımına karşı kurulmuş sofraları ve Akdeniz esintili menüsüyle öne çıkıyor. Rafine dokunuşlarla hazırlanmış tabaklar, sezona göre şekillenen bir içerik anlayışıyla sunuluyor. Gastronomik keyfin yanı sıra Lucca’da da BMW iX ile test sürüşüne çıkabilirsiniz. Babalar Günü’nde babalarla birlikte sürüş keyfi yaşanabilecek son durak Bodrum Yalıkavak Marina'daysa BMW X3 ile tanışmak mümkün.

Akdeniz’in berrak sularının Ege Denizi’yle buluştuğu Göcek-Fethiye bölgesindeki Yazz Collective’te sürdürülebilir bir bakış açısıyla “çiftlikten sofraya” anlayışını benimseyen Yazz Restaurant, Şef Gökçen Yıldırım’ın öncülüğünde konuklarını yerel tariflerle dünya mutfağı tekniklerini buluşturan bir gastronomi yolculuğuna davet ediyor. Mevsiminde, yüksek kaliteli malzemelerle ve yerel üreticilerle hazırlanan imza tabakların zengin şarap seçkisi ve özenle hazırlanmış kokteyllerle bir araya geldiği Yazz her öğünü hem göze hem damağa hitap eden bir deneyime dönüştürmesiyle öne çıkıyor. 

Londra’nın doğusunda, Bethnal Green bölgesindeki tarihi Town Hall Hotel binasında yer alan Da Terra, şef Rafael Cagali’nin imzasını taşıyan, duygusal bir mutfak anlatısı sunuyor. Latin Amerika köklerinden ilham alan menü, İngiltere’nin yerel ve mevsimsel ürünleriyle buluşarak, her tabağı bir hikâyeye dönüştürüyor. Sade ama çarpıcı sunumlar, detaylara gösterilen titizlik ve ritmi dikkatle kurgulanmış tadım menüsü, restoranı yalnızca bir yemek deneyimi değil, sezgisel bir keşif alanına dönüştürüyor. İki Michelin yıldızına sahip Da Terra, zamana yayılan, katmanlı ve samimi bir gastronomi diliyle çağdaş İngiliz sahnesinde öne çıkıyor ve Londra’nın alışılmış rotalarından uzak ama her anlamda özel bir sofraya oturmak isteyenler için rafine bir alternatif sunuyor.

Babalar Günü’nü zamandan bağımsız, zamana değer katan bir deneyime dönüştürmek isteyenler için Fransız Rivierası’nda yer alan La Chèvre d'Or benzersiz bir durak niteliği taşıyor. Eze köyünün sarp kayalıkları üzerine konumlanan bu ikonik adres, Akdeniz’e karşı kurulan bir sofrada, doğa ve mutfağın olağanüstü uyumunu sunuyor. Şef Arnaud Faye'in yönetimindeki mutfak, mevsimsel ürünleri yaratıcı Fransız tekniğiyle buluştururken, her tabak çevresiyle birlikte düşünülen bir bütünlük hissi yaratıyor. Taş duvarlar, lavanta kokulu bahçeler ve sonsuz mavilikle çevrili bu atmosferde sunulan yemek, yalnızca lezzet değil, anlama da odaklanıyor.

Babalar Günü’nde seçkin bir akşam yemeği arayanlar için Le Louis XV, estetikle işlenmiş bir sofra ve zamana değer katan bir kutlama önerisi sunuyor. Monako’da, Hôtel de Paris’in tarihi atmosferinde yer alan Le Louis XV Alain Ducasse, Akdeniz’e bakan unutulmaz sofralardan birini sunuyor. Üç Michelin yıldızına sahip olan restoran, Fransız gastronomisinin teknik gücünü Provence mutfağının doğallığıyla bir araya getiriyor. Şef Dominique Lory’nin önderliğinde hazırlanan menüde, mevsiminde toplanan ürünler sade, rafine ve dengeli tabaklarla sunuluyor. Tabağa yansıyan her detay, köklü bir mutfak kültürü ile çağdaş bir bakış açısının birleşimini yansıtıyor. Servis anlayışı mekânın zarafetiyle örtüşüyor. Altın varaklı tavanlar, kristal avizeler ve Riviera’ya açılan geniş pencereler, bu deneyimi yalnızca lezzet üzerinden değil, tüm duyular üzerinden tanımlanabilir kılıyor.