BMW i3’e dair ilk anımı hatırlıyorum: 2011 kışında, öğrencisi olduğum mühendislik fakültesinin yüksek tavanlı kantininde, çift katlı kağıt bardağımı dolduran akşam kahvesi ve global otomotiv mecmualarından biri ile sonraki dersimi bekliyordum. Seksenli yıllarda inşa edilen yapının zamansız ve yalın iç mekanında, her zaman olduğu gibi, dikkat dağıtıcı bir hareketlilik ve gürültü hakimdi.
Önümdeki derginin sayfaları arasında dolaşırken karşıma çıkan bir haberin başlığına dikkat kesildim: “BMW’nin Mega Şehir Otomobili Prototipi Test Ediliyor!”