Şehre karışıyor ve Beyoğlu sokakları boyunca 4. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında sergilenen çalışmaları inceliyoruz. Öğrenme biçimi olarak tasarım ve tasarım biçimi olarak öğrenme yaklaşımının hakim olduğu çalışmalar, tasarım disiplininin sınırlarını zorluyor. Bilgi toplumunun geleceğine dair bazı çalışmalar epey ilgimi çekerken, aynı zamanda Abraham Lincoln’ün bir sözünü hatırlatıyor: ‘Geleceği öngörmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.’
BMW geleceğin şehir otomobiline ulaşmak için mevcut modellerin evrimini izlemek yerine, BMW i markasını yaratmayı ve otomobil üretimine sil baştan yaklaşmayı tercih etti. Bir otomobilin tasarım, üretim, kullanım ve geri dönüşüm olmak üzere dört ana fazdan oluşan yaşamı, BMW i markasıyla yeniden ele alındı. Peki yarınların şehir otomobili yaratıldı diyebilir miyim? Gönül rahatlığıyla! Zira BMW i3 ile İstanbul’da yaptığım sürüşlerin alıştığımdan çok daha huzurlu olmasına başka bir anlam yükleyemiyorum. Yakıt tüketim gideri, menzil ve performans figürleri gibi rasyonel detaylar ise beklentileri aşacak bir seviyede...
Abraham Lincoln haklıysa, BMW i3s ile geleceğin şehir otomobilini öngördüğümü söyleyebilirim. O halde, gelecekten korkmuyorum!