Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.

BMW'DE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK.
BMW Group sistematik bir sürdürülebilirlik anlayışıyla, sektörde yeni standartları belirliyor.
BMW Group için eşsiz sürüş keyfi mobilitenin de ötesine geçiyor, çünkü sürdürülebilirlik asla ödün vermeyeceğimiz, temel bir konu. Yalnızca doğrudan etkiye sahip olduğumuz alanın ötesine geçerek sürdürülebilirlik konusunu bütünüyle yeni bir seviyeye çıkaran, tamamen yeni ve istikrarlı bir stratejiyle geleceğe güvenle ve heyecanla bakıyoruz.
Geçtiğimiz onlarca yılda, kullanılan kaynaklardan başlayarak, enerji tüketimine ve geri dönüşüm oranına kadar otomobillerimizin kullanım ömrüne ilişkin önemli standartları belirledik. Gelecek yıllarda çok ileriye uzanan elektrikli sürüş stratejimizi genişletmeyi sürdürecek ve 2023’te 25 elektrikli model sunacağız.
Ancak iklim üzerindeki etkilerimizi nötr hale getirme hedefi ve emisyonsuz mobilite, yalnızca elektrikli motor teknolojisinin çeşitliliğiyle sağlanabilir. Bu nedenle müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun daha fazla esneklik sunmak üzere, ileri teknolojiyle hidrojen yakıt hücrelerinin geliştirilmesi yönündeki taahhüdümüzü de desteklemeye devam edeceğiz. IAA 2019’da BMW i Hydrogen NEXT modelini tanıtmıştık. Bir sonraki adımda 2022’de BMW i Hydrogen NEXT’in küçük bir serisini tanıtacağız. Böylelikle adım adım çevreyle dost ve emisyonsuz bir geleceğe doğru yeni yollar izliyoruz.
Oliver Zipse – BMW AG Yönetim Kurulu Başkanı" YAPTIĞIMIZ ŞEY, BMW’DE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ UYGULAMAK DEĞİL, BMW’Yİ SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRMEK. "
%80
2030 itibarıyla, otomobil başına CO2 emisyonundaki azalma oranı.

KATMA DEĞER ZİNCİRİNDE İZLENECEK YOLU BELİRLİYORUZ.
Sürdürülebilirliğe nasıl bir bütün halinde yaklaşacağımızı biliyoruz. Bu yüzden otomobillerimizin geliştirilmesinde ve üretiminde bunu destekliyoruz. Hedefimiz enerji tedariki de dahil olmak üzere geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir ham maddelerle kendi ihtiyacını karşılayan, sürdürülebilir bir değer zinciri yaratmak. Henüz o aşamaya gelmedik, ancak bu yolda öncülük eden başarılar elde ettik. BMW Group’un işletme modelinde, kaynakların kullanımının yanı sıra CO2 emisyonunun azaltılması da temel bir rol oynuyor. Elektrikli model oranının ve bunlara ait yüksek gerilimli bataryaların üretiminin artması ile bunun getirdiği yoğun enerji ve kaynak kullanımı nedeniyle, katma değer zincirinde CO2’nin azaltılmasıyla ilgili özellikle kapsamlı önlemler entegre etmek zorunda kaldık. BMW Group bunu başarmaya yönelik önlemler dahilinde, tedarikçilerle sözleşme yaparken malzeme tedarik zincirinde CO2 ayak izinin küçültülmesini, göz önünde bulundurulması gereken bir kriter olarak belirledi. Böylelikle tedarik zinciri açısından belirli CO2 hedefleri olan ilk otomobil üreticisi olarak öncü bir rol üstlendik. Sonuçta bunu başaramadığımız takdirde elektrikli sürüşteki artış, tedarik zincirinde CO2 emisyonu açısından sert bir yükselişe neden olacaktı. Geriye dönük bir döngü başlattık ve kendimize 2019 yılına kıyasla 2020’de, tedarik zincirindeki CO2 emisyonunu %20 oranında azaltma hedefi belirledik.
%20
2030 itibarıyla BMW Group tedarik zincirinde üretilen CO2 emisyonunda, araç başına %20 azalma. Eğer bu önlemler olmasaydı elektrikli sürüşteki artışı göz önünde bulundurarak, üretilen her otomobil tedarik zincirindeki CO2 emisyonunda %40 oranında bir artışa neden olacaktı.

ÜRETİM YENİDEN TASARLANDI.
2001’de Birleşmiş Milletler Çevre Programı, “Uluslararası Daha Temiz Üretim Beyannamesi”nin imzalanmasıyla dünya çapındaki üretimimizde kaynak tüketimini ve çevresel etkileri mümkün olduğunca en aza indirmeyi hedefledik. BMW Group, tesisleri ve fabrikalarıyla düşük CO2 emisyonu açısından kaynak verimliliği konusunda şimdiden bir ölçüt oldu. Çünkü sürdürülebilir bir geleceğin parçası olmanın yanı sıra bunun ardındaki itici güç de olmak istiyoruz. Bu nedenle 2030 yılı için kendimize sektördeki en yüksek hedefleri belirledik. Sürekli olarak geliştirilen ve optimize edilen mevcut tüm üretim tesislerimizde kapsamlı önlemlerimizi izlemek ve analiz etmek üzere çevre yönetim sistemlerini devreye soktuk. Standartlarımızın ve yönetmeliklerimizin etkinliğini gösterebilme arzumuzu yalnızca bu yolla yerine getirebiliriz.
Sürekli genişleme, üretimde yenilenebilir enerji ve geri kazanılabilen ham madde kullanımının yanında geri dönüşüm operasyonlarımız açısından da önemli bir yol belirliyoruz. Bugün, yıllık 2,5 milyon otomobil üretilen global şirket içi üretimden kaynaklanan atıkların %99’u geri dönüştürülüyor ve geri kazanılıyor. Bu çıtayı daha da yükseğe taşımak için sürekli olarak çalışıyoruz.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MALZEMELERİN KULLANIMI.

FSC onaylı ahşap.

Kenaf.

Doğal kauçuk.

Econyl.

Alüminyum.
%99
Yıllık 2,5 milyon otomobil üretimimizden kaynaklanan atıkların %99’u geri dönüştürülüyor ve geri kazanılıyor.
TEMEL BİR FAKTÖR OLARAK GERİ DÖNÜŞÜM.

Sürdürülebilir, kaynaklardan tasarruf eden ve geleceğe yönelik üretim yolunda ilerlerken malzemelerin geri dönüşümü, desteklediğimiz önemli bir faktör. Ürünlerimizin akıllı planlamasının yanı sıra malzemelerin geri dönüştürülerek yeniden kullanımı da katma değer zincirinde temel bir konuma sahip. Sonuç olarak şirket içi üretimimizden kaynaklanan atığı şimdiden %99 seviyesinde geri dönüştürebiliyoruz.
BMW i3’TE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK.

BMW i3 ile %95 geri dönüşüm oranı sayesinde stratejimizi en iyi şekilde anlatan bir otomobil ürettik. Buna uygun olarak iç tasarım, geri kazanılan hibiskus bitkisinden elde edilen bir malzeme olan %30 kenaftan oluşuyor. Tekstil malzemesini üretmek için geri dönüştürülmüş PET şişelerden elde edilen granüllerden üretilen özel ve yenilikçi bir iplik kullanıyoruz. Ayrıca otomobil bataryalarına, üretim tesislerimize temiz enerji sağlamak üzere sabit depolama sistemlerinde ”ikinci kez hayat” veriyoruz.
GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR HAM MADDELER.

Teknik, ekolojik ve ekonomik açıdan makul ve uygulanabilir olduğunda geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir ham maddeleri kullanıyoruz ve bu tip materyallerin kullanımını 2030 itibarıyla önemli ölçüde artırmayı planlıyoruz. Kullandığımız iki en önemli kaynak açısından alüminyumda 4-6 katı, çelikte ise 2-5 katı büyümeyi hedefliyoruz. Bugün belirli bileşenlerde %25 oranında ikincil çelik, %50 oranında ikincil alüminyum ve yaklaşık %20 oranında ikincil termoplastik kullanıyoruz. Böylece ikincil materyallerin CO2 ayak izini fark edilir şekilde azaltması sayesinde verimli geri dönüşüm için yaşam döngüsü mühendisliğine bağlı üretim gerçekleştiriyoruz.
KULLANIM ÖMRÜNÜ DOLDURAN OTOMOBİLLERİMİZİN GERİ DÖNÜŞÜMÜ.

Yolculuğunu tamamlanmış bir BMW bile katma değer zincirinin önemli bir bileşenidir. Bizler, kullanım ömrünün sonuna gelmiş otomobillerimizi, bunlara ait bağımsız bileşenleri ve malzemeleri bertaraf edilmesi gereken atıklar gibi değil, önemli bir ikincil ham madde kaynağı olarak görüyoruz. Bu amaca yönelik olarak, 30 ülkede, ülkelerin ulusal satış şirketleriyle birlikte kullanım ömrünün sonuna gelen otomobilleri geri alma konusunu düzenledik. Dünya çapında 3.000’in üzerinde geri alma noktasında çevreyle uyumlu bir geri dönüşüm hizmeti sunuyoruz. Üstelik elektrikli otomobillerimizin şeffaf olarak geri dönüştürüldüğünden emin olmak istiyoruz. Uzun vadede elektrikli mobilite yalnızca birincil materyallere dayalı olamaz, bu nedenle sürecin arkasındaki kaynak akışının da değişmesi gerekir. Bu yüzden müşterilerimiz otomobillerini Geri Dönüşüm ve Demonte Merkezine (RDZ) iade etme seçeneğine sahip. Münih’teki bu merkezde kullanım ömrü sona eren otomobillerin kabulünün yanı sıra geri dönüşüm süreçlerini sürekli olarak geliştirmek üzere yeni konsept ve önlemler üzerinde çalışıyoruz.
%100 YEŞİL
2020’den bu yana dünya çapındaki tesislerimizde, yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik kullanıyoruz.

VERİMLİ ENERJİ ÜRETİMİ.
BMW Group kendi fabrika ve tesislerinin CO2 emisyonu üzerinde doğrudan etkiye sahip ve kaynak verimliliği açısından şimdiden bir ölçüt oluşturuyor. 2030 itibarıyla tesislerimizin CO2 emisyonunu %80 oranında azaltmayı hedefliyoruz. Bu amaçla tüm harici elektrik ihtiyacımızı yenilenebilir kaynaklardan tedarik ediyoruz. 2021 itibarıyla fabrika ve tesislerimiz, ilk olarak toplam enerji tüketiminin azaltılmasıyla ve ikinci olarak mümkün olan en geniş kapsamıyla yalnızca tarafımızdan üretilen yenilenebilir enerjinin kullanımıyla iklim üzerindeki etkisini nötr hale getirecek. Bunun için tesislerimizin enerji verimliliğinin iyileştirilmesine düzenli olarak yatırım yapıyoruz ve hidrojen, biyogaz, biyokütle ya da jeotermal enerji kullanımı gibi enerji elde etmenin en iyi yöntemlerini belirlemek üzere yerinde incelemeler gerçekleştiriyoruz. Uygun tesislerde önemli bir rol oynayabilen yeşil hidrojen kullanımıyla ilgili olarak ise bir pilot fabrikada ısı üretimi açısından verimliliğin incelenmesi sürecine devam ediyoruz. Aynı zamanda işlemlerin sonucunda ve termal döngülerin sağlanmasıyla ortaya çıkan atık ısıyı yeniden kullanıp ısı talebini azaltarak, üretimin enerji verimliliğini de iyileştiriyoruz. Veri analizi gibi dijital tekniklerin kullanımı akıllı kontrol sayesinde elektrik tüketimini azaltmamızı sağlıyor ve aynı anda hurda parça miktarını en aza indiriyor.
ÜRETİM FABRİKALARINDA UYGULANAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK.

BMW Group Leipzig Fabrikası.
Havada verimlilik var; Leipzig’deki BMW Group fabrikası dünyadaki en modern ve sürdürülebilir otomobil üretim tesislerinden biri. 2013’ten beri elektrikli hareketli aksama sahip otomobiller ve CFRP hafif yürüyen aksam, buradaki üretim hatlarından çıkıyor. Bu fabrika, bu amaç için kurulan dört rüzgar türbininden elde edilen enerjiyi önemli miktarda kullanan Almanya’daki ilk otomobil fabrikası. 700 BMW i3 yüksek gerilimli bataryadan oluşan yenilikçi batarya istasyonuyla, üretimde verimli kaynak ve enerji yönetimi elde etmek üzere aynı anda bir dizi önlem uyguluyoruz. İlk olarak bataryaların kullanım ömrünü uzatmak için sürekli çalışıyoruz. İkinci olarak da batarya istasyonu, arz talebin üstüne çıktığında rüzgar türbinlerinden elde edilen artık enerjiyi depoluyor ve elektrik arzı düşük olduğunda depolanan bu fazla enerjiyi kullanıyor. Bu yöntemle genel elektrik şebekesinin dengesine de katkıda bulunuyoruz.

BMW Group Dingolfing Fabrikası.
Radikal önlemler sayesinde öncü olan BMW Group’un Avrupa’daki en büyük fabrikası Dingolfing, yenilikçi üretim teknolojileri ve üretim donanımı sayesinde geçtiğimiz on yıl içerisinde kaynak tüketimi ve emisyon açısından üçte bir seviyesinde bir azalma gerçekleştirdi. Yeni enerji merkezi bu çalışmalarında, Kombine Isı ve Elektrik Santralinin (CHP) yardımıyla yüksek verimliliğe sahip elektrik ve ısı üretiminden güç alıyor. Tesis, gazı elektriğe dönüştürüyor ve işlemin sonucunda ortaya çıkan ısıdan enerji kaynağı olarak yararlanıyor. CHP istasyonu ve Almanya’nın en büyük fotovoltaik çatı sistemlerinden biri sayesinde fabrika artık kendi elektrik talebinin neredeyse yarısını üretiyor. Geri kalan talep yalnızca harici enerji tedarikçilerinden alınan yeşil elektrikle karşılanıyor. Özellikle atık ve bertaraf yönetimi açısından şirket çapında sürdürülebilirlik stratejisine yönelik istek son derece yüksek. Dingolfing fabrikası bu açıdan da yenilikçi presleme tesisleri gibi verimli geri dönüşüm önlemlerinden yararlanarak %99,8 gibi etkileyici bir geri dönüşüm oranına ulaşıyor.

ÜSTLENDİĞİMİZ SORUMLULUK BİZE GÜÇ VERİYOR.
“Gelişme İçin Kobalt” gibi projelerle çevremize ve dolayısıyla katma değer zincirimizin her aşamasına adım adım sürdürülebilirlik stratejisini getiriyoruz. Kılavuzların yanı sıra destek ve tanıtımla, tedarik zincirindeki iş ortaklarımızın da düzenli bir şekilde sosyal ve çevresel standartlarımıza uyum sağlayabilmesini mümkün kılıyoruz.
%100
%100 yeşil elektrik, sözleşme dahilinde kullandığımız batarya hücrelerinin üretimini gerçekleştiren tedarikçilerimiz için şart koşulmuştur.
YÜKSEK GERİLİMLİ BATARYALARIMIZLA BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ.

Batarya hücrelerinin yeniden kullanımı.
Son volta kadar verimlilik sunan bu sistemde, bu yönde herhangi bir yasal yaptırım olmamasına rağmen dünya çapındaki tüm kullanılmış BMW yüksek gerilimli bataryaları geri alıyoruz. Otomobil bataryalarımızın “ikinci hayatında” onları sabit depolama sistemlerinde kullanıma sunarak dünya çapındaki tesislerimize başarılı bir biçimde donanım tedarikinde bulunmuş oluyoruz. Bu sayede yenilenebilir enerjiyi elektrik şebekesine entegre ederek şebeke dengesini artırıyor ve tüketeçlerin enerji maliyetini azaltıyoruz. Böylece yerel olarak CO2 emisyonu içermeyen üretim hedefine doğru ilerliyoruz. Bunun en iyi örneği, yaklaşık 700 adet BMW i3 bataryasından oluşan BMW Group Leipzig fabrikasındaki batarya istasyonu. Yenilenebilir enerji için geçici depolama olarak görev gören bataryalar, fazla rüzgar enerjisini depolamaya yardımcı olurken bir yandan da enerjiyi yeniden elektrik şebekesine entegre ediyor. Sistem buna ek olarak üretimdeki enerji maliyetini de düşürüyor.

Batarya hücrelerinin geri dönüştürülmesi.
Bataryalar sabit depolama olarak kullanım ömürlerinin sonuna geldikten sonra da değerli kaynaklar açısından istikrarlı biçimde yükselen bir geri dönüşüm oranı elde ediyoruz. Bu durum yeni lityum iyon bataryalarımızın üretimi için yüksek kalitede geri dönüştürülmüş malzeme sağlıyor. Grafit ve elektrolit dahil olmak üzere malzemelerin geri dönüşüm oranını %96’ya çıkartabilmek amacıyla Alman geri dönüşüm uzmanları Duesenfeld ile iş birliğine gittik. Şu anda işlemin ardından geriye yalnızca elektrolitle ıslanmış termoplastikler kalıyor. Şu anda işlemin ardından geriye yalnızca elektrolitle ıslanmış termoplastikler kalıyor.

Tedarikçilerimizin kaynak verimliliği.
Daha üretim başlamadan bile trendi belirleyen, sürdürülebilirlik alanında bir öncü olarak sözlerimizin tedarikçiler üzerinde de bir ağırlığı var ve bundan yararlanıyoruz. Hücre üreticilerimizle beşinci nesil batarya hücrelerinin harici üretiminde yalnızca yeşil enerji kullanılacağına yönelik sözleşmelerimiz var. Bu, 2030 itibarıyla toplam 10 milyon ton civarında CO2 tasarruf yapmamızı sağlayacak; bu rakam, Münih gibi bir şehirdeki bir milyon insanın bir yılda üreteceği CO2’e eşdeğer bir miktar. Karbon Bildirim Projesi’nin (CDP) bir katılımcısı olarak tedarikçilerimizi CO2 emisyonunu azaltma ve yenilenebilir enerji payını artırma konusunda önlemler almaya teşvik ediyoruz

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YOLUNDA ŞEHİR İÇİ MOBİLİTE.
Hedefimiz, özellikle sürdürülebilir eşsiz sürüş keyfi konusunda %100 çaba ortaya koymak. Bu yüzden kurumsal hedeflerimizde ve bunların uygulanmasında otomotiv sektöründe yeni yollar arayışındayız. Bu yollar sayesinde, müşterilerimize elektrikli otomobillerden oluşan dünyanın en büyük filosunun kapılarını açmak istiyoruz.
Ama bu bizim için yeterli değil. BMW eDrive Zone ile Avrupa şehirlerinde ve yerleşim alanlarında sıfır ve düşük emisyonlu bölgelerin kademeli olarak uygulanmasını destekliyoruz. BMW eDrive Zone, bu tip çevresel bölgeleri otomatik olarak algılayan ve gerekli önlemi alan BMW plug-in hybrid otomobiller için dijital bir hizmet. Otomobil bu bölgeye girdiğinde otomatik olarak tamamen elektrikli motora geçiliyor ve bu sayede bölgede yerel emisyon üretmeden yolculuk yapılıyor. Hatta BMW’de bunun için bir ödül bile var. BMW Puan programıyla elektrikli olarak kat edilen her kilometreyle bir puan toplanıyor ve bu puanlar çevresel bölgelerde iki kat artıyor. Bu puanlar daha sonra örneğin BMW Charging aracılığıyla ücretsiz şarj hizmetleriyle takas edilebiliyor.
4.100
2021 itibarıyla Almanya’daki konumlarımızda elektrikli otomobiller için işte bu kadarlık bir adette şarj noktası kuracağız. Bu 4100 adet nokta, çalışanlarımızın otomobillerini cazip koşullarla rahatlıkla şarj edebilmelerini mümkün kılacak ve yaklaşık yarısı da halkın kullanımına da açılacak.