Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.

SPOILER İÇERİR:
2022’DE BİZİ HANGİ TRENDLER BEKLİYOR?
Evlerde geçirdiğimiz uzun bir dönemin ardından, iş hayatından sosyal etkinliklere her yerde hibrit düzene geçtiğimiz 2021 yılı, teknolojinin başrolde olduğu pek çok yeniliğin kapılarını araladı. Tüm bunların 2022’deki yansımaları neler olacak? Hazırladığımız 2022 trend raporuna Joy Blog’da göz atın.
14.12.2021
Metaverse dalgası, modanın dijital dünyaya taşınışı, bitki bazlı beslenmenin yükselişi, dillerden düşmeyen veri güvenliği ve sürdürülebilirlik tartışmaları… 2021 bizleri pek çok konuda adım adım konfor alanımızın dışına çıkmaya ve yenilikleri benimseye teşvik etti. Sorgulama kasları antrenmanlı olan Y ve Z kuşaklarının da etkisiyle teknolojiden modaya her alanda, doğaya saygılı ve kapsayıcı bir anlayış için adımlar atıldı. Peki, 2022’de en çok nelerden söz edildiğini duyacağız? Joy Blog okuyucuları için farklı konularda uzmanların işaret ettiği yeni trendleri bu raporda bir araya getirdik.
1. Metaverse evrenine giriş.

2021’de özellikle de son aylarda en çok duyduğumuz kelimelerden biri şüphesiz “metaverse’’ oldu. YouTube tarafından değişim elçisi olarak seçilen içerik üretici Barış Özcan, “Kripto paralarla ilgilenenler bu evreni inşa etmeye başladılar; oyun dünyasındaki bizlerse çoktan orada yaşamaya başladık bile.” diyor. Sonuç olarak ilk kez 2004’te duyduğumuz “Web 3.0’’ ve yeni bir kavram olan metaverse; internetin bir sonraki adımı olarak değerlendiriliyor. Metaverse’nin ilk adımı Facebook’un Instagram, WhatsApp ve Oculus gibi şirketlerini “Meta” adlı yeni bir şirketin altında buluşturmasıyla atıldı ve şu anda on bin mühendis bu yeni sistem üzerinde çalışıyor. Tabii ki bu heyecan verici gelişmeye dair tartışmalar da var. Zuckerberg’in yeni evrenin liderliğine oynama ihtimali ve güvenlik endişeleri bunların başında geliyor.
2. “Greenwashing’’ farkındalığı.

“Sürdürülebilirlik” kelimesi artık her yerde karşımıza çıkan popüler bir şarkıya dönüştü. Önemi yadsınamaz olmakla birlikte bu kavram, günden güne sömürüye açık hale gelince sözlüklere yeni bir kelime kazandırılmış oldu: “greenwashing”. Greenwashing, doğru olmayan sürdürülebilirlik iddialarını ifade ediyor. Gelişen tüketici farkındalığıyla birlikte artık markaların sürdürülebilirlik hedeflerini açıkça ve detaylı bir biçimde belirtmeleri bekleniyor. 2008 yılından bu yana gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Zirveleri’nin hepsine katılan BMW Group sürdürülebilirliğin anahtarının inovasyonda yattığına inanıyor. Sürdürülebilirlik adımlarımıza daha detaylı bir bakış için BMW Group’tan Sürdürülebilirliğe Dair Son Haberler yazımıza göz atmayı unutmayın.
3. Geleceğin elektrikli otomobilleri.

PwC’nin “Otomotiv Sektörünü Dönüştüren Beş Trend” adlı araştırma çalışması geleceğin otomobillerinin elektrikli ve otonom olacağını ortaya koyuyor. Rapora göre 20. yüzyılın yaşam alışkanlıklarında önemli bir yeri olan otomobil, toplumsal talepler ve gelişen teknolojilerle birlikte radikal bir dönüşüm geçiyor. 2030’a dek tamamlanması beklenen otomotiv devrimiyle birlikte sektörün alışkanlıkları değişiyor. PwC’ye göre bu alanda ilk sıraya yerleşen trend, geleceğin otomobilleri olarak da tanımlanan elektrikli otomobiller olacak. Aynı yenilikçi ve inovatif motivasyondan hareketle 2030 yılına dek, BMW satışlarının %50'sinden fazlasının tamamen elektrikli otomobillerden oluşması planlanıyor.
4. Bitki bazlı beslenmenin yükselişi.

Dünyanın en iyi restoranlarını takibe alan Michelin Rehberi, 2021 yılında 81 vegan ve vejetaryen restorana yıldız verdi. Dünyaca ünlü şef Alain Ducasse, Paris’te açtığı yeni restoranında %95 oranında bitki bazlı bir menü tercih etti. Gıda teknolojileri tarafında, kök hücrelerden yararlanarak 3D baskı et üretimi üzerine çalışılıyor. Trend analizleri yapan WSGN’e göre bitki bazlı ürün endüstrisinin büyüme oranı 2021’de önceki yılın iki katına çıktı. Tüketici tarafında artık yalnızca bitki bazlı et ürünlerine değil bitki bazlı süt ürünlerine de ilginin arttığı görülüyor. Plant Based Foods Association ve The Good Food Institute’e göre bitki bazlı ürün satışları %27 artarak 7 milyar dolara ulaşmış durumda. Tüm bu ilginin bir sonucu olarak da evlerde bitki bazlı süt üretmeye yarayan cihazlar ön plana çıkıyor.
5. Modanın dijital yansımaları.

Dijital moda evleri, dolayısıyla dijital kıyafetler ve dijital moda satış siteleri artık gerçekliğimizin bir parçası. Gucci’nin bu yıl çok konuşulan 12 dolarlık sanal ‘sneaker’ları gibi tasarımların yanında ‘blockchain’ altyapısında işlem gören NFT tasarımlara olan ilgi de her geçen gün artıyor. NFT’ler moda alanında da popülerliğini, sınırlı sayıda ve özel olmasına borçlu. Yani bir NFT moda tasarımı da tıpkı nadir bulunan bir Birkin çanta gibi değer görüyor. Üstelik dijital modanın yaygın ve erişilebilir hale gelmesi sandığımızdan daha yakın. Dijital moda evleri ortalama bir hazır giyim ürünü fiyatına, sanal tasarımlar sunuyorlar. “Üzerime giyemediğim bir kıyafeti neden alayım?” diye düşünenlere verilen en tatminkar yanıtlar arasındaysa; moda tutkusunun atık üretmeden, doğaya saygılı bir biçimde sanal dünyada yaşanabilme ihtimali yer alıyor. Örneğin; sosyal medyada, özellikle de 'influencer'lar için geçerli olan "aynı kıyafetle iki fotoğrafım olmasın" anlayışı nedeniyle yapılan alışverişler yerini yavaş yavaş dijital giysi alışverişlerine bırakıyor. Böylece hem giysilerin üretim ve dağıtım sürecinde harcanan enerjiden hem de giyilmeyen giysilerin yaratacağı atıklardan kurtulmuş olunuyor. Önümüzdeki yıllarda Vogue'un "gardırop turu" videolarını "sanal giysi koleksiyonum" gibi başlıklar altında görme ihtimalimiz yüksek.
6. Kapsayıcı tasarımlar.

Tasarım dünyası, engelli bireylerin günlük yaşam pratiğini kolaylaştıracak ürünler üzerine yoğunlaşıyor. Tasarımcı Drew Sphan tarafından geliştiren protez bacak, amputasyon geçirmiş bireylerin yürüme ve kaykay-paten karışımı bir sürüş deneyimi yaşamalarını hedefliyor. Degree isimli marka; görme veya ekstremite engeli olanlar için özel olarak tasarlanmış, kolay uygulamayı sağlayan bir deodorant sunuyor. Enhanced Robotics, engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmak adına, çeşitli kas gruplarını geliştirmeye ve güçlendirmeye yardımcı olacak dış iskelet sistemi üzerine çalışıyor. Sonuç olarak kapsayıcılık yalnızca moda dünyasına ait bir terim olmaktan çıkarak yaşamın her alanına yerleşiyor.
*Yazar: Jelena Pecic; Fotoğraflar: Manuel Nagel | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/sustainability/The-travel-tester-in-Oslo.html
